Bizim Kurşun Kalem ( 2 )

Zaman akıp gidiyor. Farkına varamıyoruz belki ama zaman geçtikçe her şey değişiyor. Bugünün, önceki günden farksız olduğunu düşünüp, monotonlaştığını sandığımız hayata sitemler savurmamız; saçma. Anlamsız. Çünkü hiç bir saniye tutmuyor birbirini. Zaman zaman geri dönüp anılarınızla, bu anınızı karşılaştırırsanız fark edersiniz...

Ama değişmeyen durumlar da çıkmıyor değil. Mesela; bizim kurşun kalemi hatırlarsınız. O kalem kutusunun aksine pek değişmedi. Yenileyemedi kendini. Hayat her saniye yenilenirken o hala aynı nokta da.

Oysa kalem kutusu böyle mi? Ne kalemler geldi geçti içinden... Geçenler de bir tükenmez kalem vardı, sonra dolma kalem gördüm bir ara... Şimdiler de bir kaç fosforlu kalemle görüşüyormuş.
Anlayacağınız çalışma masam bir Kavak Yellerinden, bir Aşk-ı Memnu'dan farksız. Balkanlardan esen yalan rüzgarları, sahte aşk anları, ihanetler ve entrikalar eksik olmuyor.

Kurşun kalemse hala yalnız yazıyor hayatını. Kalem kutusuna baktıkça tuhaf oluyor biraz ama bu bakışlarda bir kavuşamama hüznü ya da aldatılmışlık hissi yok. Çok içten bir hüzün bu. Kalem kutusunun ağırladığı her kalemi, kalem kutusu için bir kara leke olarak görüyor. Ama ben ona bu konuda hak veremiyorum. Üzüntüsünü anlıyorum. Seven olmak sevilen olmaktan daha zor elbette ama; kalem kutusu bu! Var oluş sebebi kalemlerle içli dışlı olmak değil mi zaten? Velhasıl kurşun kalem yalnış bir kalbe bıraktı şiirlerini. Bir kurşun kalem ile kalem kutusunun aşkı imkansız olmasa da; pek muhtemel sayılmazdı bence.

Kurşun kalem, kalem kutusu için bir kayıp değildi. Kalem kutusunun da kurşun kalem için bir kayıp olmadığı gibi... Ama eğer hisler, düşünceler ve aşk birer değer ise; taraflardan biri çok değer kaybetti.

Kurşun kalem de bunun farkında elbette ama bir melek addettiği kalem kutusunu böyle gördükçe üzülüyor. Biraz kendi adına, biraz da onun... Benim anlayabildiğim kadarıyla durum bundan ibaret. Kurşun kalem hiç bir şey anlatmıyor. Çok zorlarsam sükutunu bozup "Hayat devam ediyor" diyor; "Bir bakıma..."

İşte böyle...
İyi değil yani bizim kurşun kalem. "Her şey iyi olacak" diye telkinler de bulunuyorum ama yalan söylediğimin farkında o da... Zaten her şeyin iyi olup olmayacağını bilmemek üzmüyor insanı da; işler kötü giderse yanında birilerinin olup olmaması gerçeği ilgilendiriyor daha çok...

Kurşun kaleminde dediğine göre; "Olmasını istemediğimiz şeylerin, olmasını seyretmek dışında yapacağımız pek bir şey yok"

Doğru mu acaba?
Bakışlarımızda ki açıyı pesimist gerçeklikten, optimist hayallere çevirmenin bir yolu olsaydı ya...


Labels: ,