Eyvah Mim | 24


Çok uzun zaman sonra Bir Terazi'nin Günlüğü'nden bir mim gelmiş, yapıyorum o halde.

En Son Okuduğun Kitap?

Son bitirdiğim kitap Kış Yolculuğu. Amelie Nothomb'ın Kış Yolculuğu kitabıyla ilgili kısa yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Tuhaf bir kitaptı.

Şu an okumakta olduğum kitaplar ise bir türlü fırsat bulup ilerleyemediğim, Ahmet Ümit'ten Beyoğlu'nun En Güzel Abisi... Ve bunun yanında da Gündüz Vassaf'tan Cehenneme Övgü'yü okuyorum.

En Son İzlediğin Film?

En son izlediğim film Hızlı ve Öfkeli serisinin son filmiydi. Beğendim. Serideki diğer filmleri de hatırlayabildiğim kadarıyla bir kıyaslama yaparsam, sanırım serinin en iyi filmi buydu. Bazı yerlerde abartılar vardı elbette fakat film o kadar hızlı ve hareketli ilerliyordu ki tüm bu abartılar çok gözüme batmadı, sindirebildim. Filmin hiç bir saniyesi boş değil. Her saniyeye bir aksiyon bir hareket sığdırmışlar. Ve Jason zaten güzel olan filme ekstra renk katmış...

Siyah mı Beyaz mı?

Mavi. Ben maviyi severim. Nispeten son yıllarda daha mavi bakmaya çalışıyorum dünyaya...
Çünkü hayatta her şey lekelenmiş durumda ve bu yüzden beyazı bulmak, ona inanmak pek muhtemel değil. Belki çok iyi niyetli, belki pozitif bakış açısına sahip olmak gerekli. Optimist olmak şart yani. Fakat ben öyle biri değilim. Siyah'ın, insanın doğasını daha çok yansıttığını düşünüyorum. En azından benim gibi insanların. Fakat diğer yandan depresiflikten ölmemek, siyahın neden olacağı karanlığa maruz kalmamak için ben maviyi görmeye çalışıyorum. Yeteri kadar beyaz, yeteri kadar siyah ve arada nefes almak için de biraz gökyüzü...

Tiyatro mu Sinema mı?

Sanırım, sinema. Çünkü sanat daha çok insanın hayalleri, ulaşamadıklarını, imkansız saydıklarını, yaşayamadıklarını ve asla yaşayamayacaklarını konu alır gibi... Tam olarak böyle değil ama en azından sanatın bir bölümü bunu konu edinmek zorunda. İşte bu kısmı tiyatroda işlemek şartlar itibariyle mümkün değil. Fakat gelişen teknolojinin son durumu ortadayken, bambaşka bir dünya bambaşka bir evren yaratabileceğiniz, imkansızı gerçekleşebilir bir eyleme dönüştürebileceğiniz bir alan sinema. Sinemada sınır, sizsiniz... Yaratıcılık bu alanda tiyatroya göre biraz daha öne çıkıyor sanırım. Bu yüzden sinema diyorum. Tiyatroyu sevmiyor değilim tabi ki sadece sinema daha ağır basıyor.

Mesaj mı Aramak mı?

Her zaman mesaj, gerektiği zamanlarda arama...
İçinde bulunduğumuz çağ/dönem fazlasıyla gürültülü bir dönem. Bundan yaşadığımız şehrin de büyük etkisi var tabi ki fakat neticede gürültü baki... Diğer yandan yine bahsi geçen durumlar sebebiyle hepimiz çok yoğunuz. Çok yoğun çalışıyoruz, okuyoruz, koşturuyoruz. Kendimize  dahi ayıracak vaktimiz yokken, telefon konuşmasına vakit ayırmaya çalışmak sinir bozucu.

Yani gerçekten sesini duymak istediğiniz biri varsa, yüz yüze gelme imkanınız yok fakat o kişiyle konuşmak istiyorsanız ya da mesaj ile halledilemeyecek bir konu varsa arayın. Fakat bu ve bunun dışında kalan durumlar için mesaj atın.

Hep olmasını istediğin bir hayalin?

Eskiden çok fazla hayal kurardım. Özellikle uykudan evvel inanılmaz sahneler belirirdi bilinç altımda. Şimdilerde öyle değil. Her şey o kadar karışık, o kadar yorucu ve etrafımız bu kaotik düzen tarafından öylesine sarılmış ki hayal kuramıyorum. Belki vakit yok, belki hayal kurmayı sağlayan mekanizmam köreldi. Kim bilir...

Bunun dışında isteklerim de genelde uzun vadeli değil, daha kısa vadeli şeyler oluyor. O yüzden buradan bir hayali hedef türetecek olursak; kısa vadelerde beliren tüm hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum.

Gelecekte Kendin için Ne Düşlersin?

Sanırım sadece huzur... Geriye kalan bizden bağımsız gerçekleşecek zaten. Huzur olsun da gerisi halledilir.

Burası Olmasa Hangi Ülkede Yaşamayı İsterdin?

Belki İtalya olabilirdi. Sebepsiz bir istek bu...

Bloguma kaç puan verirsin? Devamlılığı için tavsiyen ne olurdu?

Puan vermek haddime değil. İçinde emek ve samimiyet olan her şey tam puanı hak ediyor. Bir Terazi'nin Günlüğü blogu gibi tıpkı...




Labels: