Bir Kitap: Son Ada



Yeryüzü cenneti, muhteşem bir adanın yok oluşunun hikayesi… Zülfü Livaneli’den Son Ada… Okudunuz mu?

Bir Kitapta bu hafta, Zülfü Livaneli’nin 2008 yılında yayımlanan Son Ada romanı var. Bu kitap Doğan Yayınlarından da çıktı fakat bendeki Remzi kitabevi tarafından yayımlanmış ve 22. basıma ait bir kitap.

Livaneli bu kitap ile 2009 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazanmış. "Toplumsal sorunlara gerçekçi yaklaşımını fantastik bir anlatımla yansıtmadaki başarısı nedeniyle" ödüle layık görüldüğü dile getirilmiş.

Öncelikle yazarımız Zülfü Livaneli yazar kimliğinin yanı sıra bir müzisyen, senarist, yönetmen, politikacı. Hemen hemen yirminin üzerinde kitabı var. Onlarca ulusal ve uluslararası ödülün sahibi. Ve bu ödüller sadece yazar kimliği vesilesiyle aldığı ödüller değil. İçlerinde yılın bestecisi, en iyi yabancı şarkı, en iyi film gibi sanatın farklı dallarında aldığı ödüller var…

Kitapları bugüne kadar yirminin üzerinde dile çevrilmiş. 1978’de ilk hikaye kitabını Arafatta Bir Çocuk adıyla yayınlamış ve bu hikayesi İsveç ve Almanya’da filme uyarlanmış.

Son Ada ile Orhan Kemal Roman Armağanını aldığı gibi, diğer kitaplarıyla da ödüller almış, ve eserlerinden bazıları İspanya, Yunanistan, Güney Kore gibi ülkelerde en çok satanlar listelerine girmiş.

Türkiye’de de okurunun beğenisini kazanan Mutluluk adlı romanı, Fransa’da 2000 kütüphane tarafından ayın kitabı seçilmiş ve kitabın filme uyarlaması da yine ödüller kazanmış.

Kitabın konusuna geçmeden önce arka kapak metnine bir göz atmakta fayda var çünkü arka kapakta kısacık metin, romanın en iyi özetlenmiş hali gibi…

Zengin bir adam şehrin kargaşasından kaçmak, biraz rahat nefes almak, dinlenmek için bir ada satın alır. Bir süre sonra yalnızlıktan da sıkılacağı için, tanıdığı insanları adaya davet eder. Adadaki hane sayısı 40'a ulaştığında bu alımı sonlandırır. Artık adada sabit olarak 40 hane yaşamaktadır ve bu hanelerde yaşayanlar, hane numaralarıyla anılırlar. 1 numara, 7 numara ya da 28 numara gibi…

Bu 40 hane kendi kendilerine yetmekte ve mutlu bir hayat sürmektedir. İnsanlar arasındaki sürtüşmeler, anlaşmazlıklar ve diğer çatışmalar hep şehirde kalmış gibi problemsiz bir şekilde hayatlarını devam ettirirler.

Fakat bu güzel günler, darbeci bir devlet başkanının adaya yerleşmesiyle son bulacaktır. Başkan adadaki gidişata müdahale etmeye başlayacak, kendi arzuları doğrultusunda tüm ada halkını kontrolü altına alıp yönlendirmeye çalışacaktır. Tabi ki durum karşısında sesini çıkaran, karşı duran karakterimizde var. Ayrıca tıpkı yaşadığımız çevrede olduğu gibi, bir durum karşısında tepki gösteren, karşı çıkan ama sesini çıkartmaktan çekinip, bunu sadece içinde yaşayan karakterimizde var. Bu yüzden kitap bizi bu çatışmaların içine çekerek, aslında günümüzde yaşadığımız, tanık olduğumuz birçok olaya, birçok duruma göndermeler de yapıyor gibi...

Bu kitabın en çok beğendiğim yanı ise finaliydi. Çünkü finalde 'Mutlu Son' ya da 'Mutsuz Son' yoktu, oldukça gerçekçi bir son vardı. Ve finalde hikayenin bana düşündürdüğü şey şu oldu. Yaşanan olaylar ne olursa olsun, kötüler mi kazandı iyiler mi kazandı, kim kaybetti hiç önemli değil. Sonuç ne olursa olsun, değişmeyen tek bir şey var. O da her halükarda iyilerin canının yandığı… Bu genel olarak böyle galiba. Hep kötüler kazanmıyordu belki kaybettikleri de oluyordu ama ne olursa olsun her halükarda iyiler zarar görüyordu.

Labels: ,