Kitap Okurken Satır Altlarını Çizmek ya da Çizmemek: Bütün Mesele Bu!


Kitap okurken satır altlarını çizer misiniz? Ya da sayfa kenarlarına küçük notlar aldığınız olur mu? Bugün bu konu hakkında konuşmak istiyorum. Çünkü benim, bu konuda biraz kafam karışık…

Sanırım bu konuda okur iki gruba ayrılmış durumda. Bir kısım kesinlikle kitaplara herhangi bir müdahalede bulunmamayı, altını çizmemeyi, notlar almamayı tercih ediyor. Hatta tercih etmekten de öte, kitaba yapılacak her dokunuşun kitaplara zarar vermek olduğu savunuluyor. Not alınmak isteniyorsa, bir not defteri taşımak, post it kullanmak tercih edilmeli onlara göre…

Bir grupta tam tersi düşünceye sahip… Satır altlarını çizmeden ya da kenarlara küçük notlar almadan yapamıyorlar. Hatta altı çizilmeden, notlar alınmadan okunan kitap okunmuş sayılmaz diyenler var…
Ben şu anda Tutunamayanlar’ı okuyorum ve bu kitaptaki karakterlerden Turgut Özben, arkadaşı Selim’den bahsederken şöyle diyor: “kitaplara ithaflar yazmak, beğenilen satırların altını çizmek, sayfaların kenarına düşüncelerini yazmak selim'e, kendini elevermek, insanların ortasında çırılçıplak kalmak gibi geliyordu." Anladığınız üzere Selim’de haz etmezmiş bu durumdan. Peki siz ne düşünüyorsunuz bu konuda…

Benim bu konuda düşüncem, daha doğrusu kafa karışıklığım şu şekilde. Öncelikle kitapların zarar görmesine karşıyım. Bu konuda da biraz hassas olduğumu söyleyebilirim. Yani sayfa kenarlarının kıvrılması, kapağının kırılması, geriye katlayarak okumak… Bunlar beni gerçek anlamda rahatsız eden eylemler. Ki bu yüzden birine ödünç kitap vereceksem –ki artık mümkün olduğunca kimseye ödünç kitap vermemeye çalışıyorum, çünkü giden birçok kitabım geri gelmedi- ama olurda vereceksem de bu konunun altını çize çize veriyorum. Çünkü bu konuda da farklı düşünenler var. Kitabı katlayarak, kıvırarak daha rahat okuyorlar mesela. Ben öyle düşünmüyorum ve bu anlamda kitaplara, en azından kendi kitaplarıma zarar vermeme taraftarıyım.

Altını çizme ya da not alma konusu biraz daha farklı. Son döneme kadar bu konuyla alakalı da bir öncekine benzer şeyler düşünüyordum, kesinlikle karşıydım. Hiçbir kitabımın altını çizmedim. Bu iş için bir defter tutmaya karar verdim birkaç yıl önce. “kitaplardan alıntılar defteri” diye oldukça düz mantık bir isim verdiğim bu defterle aram başlangıçta oldukça iyiydi. Keyif alarak yapıyordum. Aslında bunu sürdürebilmeyi de çok isterdim çünkü bu defteri bu şekilde doldurabilsem, müthiş olurdu. Arada bir alıp bunu okumak bile, okuduğum birçok kitabı yeniden hatırlamaya, o kitapları okurken hissettiklerimi yeniden hissettirmeye yeterdi. Ama bu kolay bir şey değil. Bir süre sonra bu sürdürülemez bir çaba haline geliyor. Sebebi, yanımda bir not defterini sürekli taşıyamayacak olmam. Metroda kitap okurken bir anda defteri açıp not alamayacak olmam. O halde şöyle bir şey yapmayı denedim. Dışarıdayken, deftere yazamayacağım zamanlarda cep telefonuma küçük notlar alıp, eve döndüğümde onları temize çekmeyi denedim bir süre. O da olmadı. Çünkü hem telefonu çıkarıp ona not almayı denemek vakit kaybettiriyodu, kitaptaki konudan kopartıyordu okurken, hem de bunları temize çekecek zaman olmuyordu. Ben kitap okuduğum zamanın %80’inde dışarda oluyorum. Toplu taşımada, kafede, parkta, avmde… Çünkü vakit yok. İş, okul vesaire bunları bir kenara bıraktıktan sonra bana kalan zamanın büyük kısmında uğraştığım bir takım şeyler var. Mesela blog yazıyorum. Üzerinde çalıştığım yeni bir kitap çalışmam var. Yaklaşık 5-6 aydır youtube dayım ve buraya videolar hazırlamaya çalışıyorum. Fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Ee tüm bunlardan kalan zamanda özel hayatıma da vakit ayırmam gerekiyor. Şimdi böyle bir kaosun içinde mecburen kitaba vakit yaratmaya çalışmak zorundayım. Daha doğrusu bulduğum her arada, yolda nerede olursa bu boşlukları okumak için kullanmam gerekiyor. Her fırsatı değerlendirmek gerek. Hadi okuyacak zamanı ayarladım. Bir de eve dönüp bunları temize çekçek zaman, imkansız. Kaldı ki ders notlarını bile hiçbir dönem tam olarak temize çekebilmiş biri değilim ben.

İşte bu sebeplerden dolayı, satır altlarını çizmek, kenarlara notlar almak fikrine yavaş yavaş sıcak bakmaya başladım bir süre önce. Çok karşı olmama rağmen, fikrim değişti. Henüz yapmadım. Yani kendi fikrimde bunu legalleştirsem de denemeye yeltenememiştim. Ve bu kararsızlığımdan dolayı da son okuduğum 4-5 kitaptır hiçbir not almadan okuyup geçiyorum. Beğendiğim yerler oluyor. Hatırlamak, dönüp tekrar bakabilmek istiyorum ama not almıyordum.

Sonra geçtiğimiz günlerde bir şey düşündüm. Şu anda kitaplığımda tahmini olarak 250 – 300 kitap olabilir. Bu kitaplar arasından okuduklarımın, hatta okumadıklarımın bile bana kattığı bir şeyler var. Okuduğum ve bana dokunan, bana bir şeyler katan, bende izler bırakan kitaplar var. O kitaplar benim. Öyleyse aramızda bir bağ olmalı. Ama yok… Hiçbir kitap benden bir iz taşımıyor. Bizim aramızda bir bağ da yok bu yüzden. Tek taraflı bu ilişki… Ben öldükten sonra kitaplar el değiştirecek ve kimse bunlar Erdi’nin kitapları demeyecek. O halde neden bir kütüphane oluşturma çabası içine giriyorum ki… Neden yer kaplasın odamda bu kadar kitap. Eğer yer kaplıyorsa, onları düzenlemek için zaman harcıyorsam, onlara hayatımda yer veriyorsam, bana bir şeyler kattıklarını düşünüyorsam, benimde onlarda iz bırakmış olmam gerekmez mi? Bir bağ olması gerekmez mi? Bu bir çeşit sahiplenme arzusu herhalde. 

Ee dediğim gibi kitap ödünç vermeyi artık çok tercih etmediğim için bir başkası okurken, benim aldığım notlar, benim altını çizdiğim kelimeler onun dikkatini dağıtır mı diye bir kaygı da duymuyorum. Çünkü yüksek ihtimalle tek okurları ben olacağım. O halde kitapların altı çizilmeli, notlar alınmalı, öyle değil mi?

Buna karar verdim. Dediğim gibi henüz uygulamadım ama buna karar verdim. Ve şu an okuduğum Tutunamayanları başlangıçtan itibaren çizerek not alarak okumadığım için yine bu şekilde bitireceğim ve bir sonraki okuyacağım kitap itibariyle yanımda bir kurşun kalem ya da renkli bir kalem bulunduracağım.

Merak ettiğim şey, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yol yakınken dönmeli miyim bu düşüncemden? Yoksa doğru yolda mıyım?

Bu videoda kitapların altını çizmek, kitap üzerine notlar almak hakkında konuştum biraz. Çok basit bir konu olarak görünebilir özellikle kitaplarla arası çokta iyi olmayan insanlar için basit bir konu olarak görünebilir ama bazılarımız bu konuya kafa yoruyor işte(benim gibi)... Yapacak bir şey yok…


Labels: