En son kimi zamana
bırakmıştınız? Geriye dönüp baktığınızda, bir zamanlar orada bıraktığınız
kişiyi hala orada görüyor musunuz? Belki çok eski bir zaman diliminde
bırakmıştınız onu, hatırlamıyorsunuzdur bile. Kim bilir…
Oysa zaman hiç
durmadı durmayacak da, sürekli akıyor. Zaman oku daima ileriyi gösteriyor.
Sizde durmadınız! Aynı değilsiniz. Yaşlandınız biraz. Tahammülünüz de azaldı
hayata karşı. Zamanla birlikte sizde aktınız, gittiğiniz, değiştiniz… Peki ya
o? Bıraktığınız yerde mi hala?
O hiç değişmedi mi?
Zaman asla durdurulamazken o nasıl kalabilir ki orada? O da kendi önünde ki
ihtimallerden birini seçip, size açmıştı kapısını. Siz onu zamanın merhametine
terk ettiğinizde; o da bir diğer kapıya yöneldi. Yani o da durmadı. Zaman gibi,
sizin gibi… Şimdi bir yerlerde, başka yaşamlara dahil, bambaşka bir hayat
yaşıyor.
Onlarca, yüzlerce
ihtimal arasından; onun hayatınıza dahil olma ihtimali, onunla olabilme
ihtimaliniz, işte tam orada; zamanın, kapıyı onun suratın kapattığınız anında
yok oldu.
Tercihler…
Hayatımıza yön veren
bu önemli, hassas fakat karar vermeden önce üzerinde çok fazla düşünmediğimiz seçenekler.
Hayat o kadar hızlı yaşanıyor ki günümüz şartlarında, bu hıza kapılmak ve bir
şekilde bu hızla ayakta kalmak zorundayız. O yüzden düşünmek istesek de, öyle
uzun uzun düşünmeye fırsatımız olmuyor. Her gün binlerce tercih bizi bekler.
Tercihimizi yaparız ve yürüyeceğimiz yolu seçmek için her gün sayısız karar
vermek zorunda kalırız. O kadar çok ihtimal var ki, hiçbir bilgisayar bu
ihtimalleri hesaplayamaz, sanırım. Biz bu sayısız ihtimalden birini seçer ve
dur durak bilmeden zaman okunun gösterdiği yöne, hep ileriye gitmeye devam
ederiz. Her saniye yepyeni bir karar, yepyeni bir tercih demektir. Belki
saniyeden daha da küçük zamanlarda yaparız seçimlerimizi. Bir karar almak
yepyeni bir kapı açmak demektir. Tercihinizi yapar, kapıyı açar ve ileriye
yürümeye devam edersiniz. Sonra yeni bir tercih, yeni bir kapı… Sonra tekrar
bir tercih, sonra tekrar… Ya da bir yola benzetirsek, hayat yolunuz her saniye
onlarca yol ayrımıyla kesişir. Önünüzde onlarca hatta yüzlerce ihtimal vardır.
Seçiminizi yaparsınız, tercihiniz sizi yeni sokaklara götürür. Sonra tekrar yol
ayrımları, yeni tercihler…
Şanslı insanlar bu
yol ayrımlarında en doğru tercihi yapanlardır. Peki ama doğru yol nedir? Hangisidir? Esasında yaptığımız her tercihle,
yeni bir kapıyı açarken, onlarca kapıyı hiç açılmamak üzere kapatıyoruz. Bir
seçimimiz geleceğimize dair sayısız yeni ihtimali doğururken, tercih etmediğimiz
onlarca ihtimal yok oluyor. Ve her yok olan ihtimal kendisiyle birlikte onlarca
ihtimali de yok ediyor. Yaptığımız her tercih gelecek zincirinin ilk
halkasıdır. Tercih dışı bıraktığımız kapılar ise, zincirimize bir daha
eklenmeyecek milyonlarca halkayı temsil eder.
İşte onu, onunla
olabilme ihtimalini, açmamak üzere kapattığınız onlarca kapıdan birinde
bıraktınız. Onu zamana bırakmak, zamanınızdan onu ve ona ait her şeyi çıkartmak
demekti. O, bıraktığınız o yerde değil artık. Geriye dönme ihtimaliniz yok.
Şanslıysanız, onu orada bırakmak doğru bir tercihtir. Ama şans o an sizden yana
değilse? O zaman yaptığınız hatalı seçimler sonucu karşınıza çıkan başka yüzler
sizi incitebilir. Belki bir zaman sonra keşke
ile başlayan cümleler dökülür dudaklarınızdan. Kim bilir? Hayat bu… Ya da
optimist bir yaklaşımla bakıp, geride bıraktığınız o ihtimallerin yeniden
karşınıza çıkması, yeniden gelecek zincirinize eklenmesi olasılığına
tutunursunuz. Nihayetinde insana umut, hayata mucizeler lazım…
Zaman her şeyin
ilacıdır cümlesi kimi zaman doğru olabilir. Ama bazen zamanın hiçbir şeye ilaç
olmadığı anlar vardır, bazen ilaca muhtaç bırakanda zamanın ta kendisidir.
Velhasıl bu yüzden,
birini zamana bırakmadan önce iyi düşünün. Zaman akıyor ve geri dönüş yok.
Alacağınız yeni bir kararla açmamayı düşündüğünüz kapının ardında, sizinle her
anı yaşamayı hak eden, sizi hak eden biri olabilir. İyi düşünün.
Ama işin doğrusu;
hayat her daim, zamana bırakılmayı hak etmeyecek, sizin için doğru olan
insanları karşınıza çıkartacak kadar da şahane olmuyor.
En son
kimi zamana bırakmıştınız? Bir düşünün. Ve dua edin en iyisi siz, zamana
bıraktığınız insanların bunu hak eden insanlar olması için. Sanırım, böylesi
daha iyi…